Obezite anormal yağ dokusu birikimi nedeniyle sağlığı bozan, erken olay ve ölümlere neden olan kronik, tekrarlayıcı ve ilerleyici bir hastalıktır. Vücutta normalden çok fazla yağ birikimi yaşam kalitesini bozar ve sağlığı olumsuz etkiler; tip 2 diabetes mellitus (T2DM), hipertansiyon (HT), dislipidemi, aterosklerotik kardiyovasküler hastalıklar (KVH), astım, kanser ve osteoartrit gibi hastalıkların riskini arttırır ve yaşam süresini kısaltır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), obeziteyi 21. yüzyılın en önemli sağlık sorunu olarak kabul etmiştir. Obezite sıklığının 1975 yılından bu yana en az üç kat arttığı, halen 650 milyonu yetişkin, 340 milyonu ergen ve 39 milyonu çocuk olmak üzere dünya çapın da toplam 1 milyardan fazla obeziteli birey olduğu tahmin edilmektedir.
Yetişkinlerde obezitenin tanısı ve sınıflandırması için en sık kullanılan ölçüt kitle indeksidir (BKİ). BKİ, bir kişinin kilogram cinsinden vücut ağırlığının metre cinsinden boyunun karesine (kg/m2) bölünmesiyle hesaplanır.
Yetişkinlerde Beden Kitle İndeksi Kategorileri | |
Tanım | BKİ (kg/m²) |
Zayıf | <18,5 |
Normal | 18,5-24,9 |
Kilo Fazlalığı | 25-29,9 |
Obezite | ≥30 |
Evre 1 (Hafif) | 30-34,9 |
Evre 2 (Orta) | 35-39,9 |
Evre 3 (Ciddi/Morbid) | ≥40 |
BKİ : Beden Kitle İndeksi |
Obezite tanısında kullanılan bir diğer yöntem ise Bel ve kalça çevresi ölçümleridir. Bel çevresi (BÇ) ölçümü obeziteyi, özellikle de viseral obeziteyi, tespit etmek açısından daha duyarlıdır. Türkiye’de kadın ve erkeklerde obeziteyi gösteren BÇ değerlerinin sırasıyla kadınlarda ≥90 cm ve erkeklerde ≥100 cm olarak kabul edilmektedir.
Obezite ne sıklıkta görülür?
Obezite, tüm toplumlarda çok yaygın görülen bir sağlık sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2022 yılında 2,5 milyar yetişkinin fazla kilolu ve 890 milyonun obezite ile savaştığını bildirmiştir. Obezite, yalnızca yüksek gelirli ya da üst-orta gelir grubundaki ülkelerin sorunu değildir, gelişmekte olan ülkelerde de obezite oranı hızla artmaktadır. Obezite bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de halk sağlığını önemli ölçüde tehdit eden ve sıklığı giderek artan bir sorundur.
Araştırmalar obezite görülme sıklığının ülkemizde %30’un üzerine çıktığını ve Avrupa kıtasındaki en kilolu ülke konumuna geldiğimizi göstermektedir (Obezite Tanı ve Tedavi Kılavuzu/2024).
Obezite nedenleri nelerdir?
Obezitenin en temel nedeni alınan enerjinin harcanan enerjiden daha fazla olmasıdır. Aynı zamanda obezite nedenlerinin altında çok sayıda biyolojik ve sosyal faktörün karmaşık etkileşimi de yatar. Obezite; genetik yatkınlıkla beraber, çevresel etmenlerin ve yaşam biçiminin etkisiyle ortaya çıkan kronik bir hastalıktır.
Ayaküstü (fast food) beslenme, karbonhidrattan ve rafine şekerden zengin, bitkisel liflerden fakir ve aşırı yağlı beslenme şekli obeziteye yol açan beslenmeye bağlı önemli faktörlerdendir. Beslenme sadece biyolojik ihtiyaçlarla değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik etkileşimlerle de şekillenen bir davranıştır. Bu nedenle maruz kalınan görsel uyaranlar ve toplumun kültürel özellikleri obeziteye neden olan en önemli faktörler arasında yer alırlar. Fazla enerji alımı gibi yetersiz enerji harcanması da obezite gelişiminde rol oynayan bir başka önemli faktördür. Endokrin hastalıkların bir kısmı da obezite gelişiminde rol oynar. Obez bireyler değerlendirilirken endokrin hastalıklar açısından da sorgulanmalı ve mümkünse biyokimyasal testlerle araştırılmalıdır.
Obeziteye hangi hastalıklar eşlik eder?
Obeziteye kilo fazlalığının şiddeti ve süresi ile doğru orantılı olarak birçok hastalık da eşlik edebilir. Metabolik sendrom, dislipidemi, tip2 diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları, polikistik over sendromu, uyku bozuklukları, astım, mide ve bağırsak hastalıkları, kanser, depresyon ve diğer psikolojik bozukluklar bunlardan bazılarıdır. Obeziteye eşlik eden bu ve benzeri hastalıklar tedavinin daha da güçleşmesine neden olur. Bu nedenle obezite tedavisi de eşlik eden hastalıklarla bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Bir obezite hastasının bilinçli bir şekilde tedavi edilmesi ve uzun süreli kilo kontrolünün sağlanabilmesi için alışkanlıkları, yaşadığı çevrenin koşuları, obezitenin gelişim öyküsü, daha önceki zayıflama girişimleri gibi pek çok faktör detaylı olarak sorgulanmalıdır. Hastanın tıbbi, psikolojik ve sosyokültürel durumu; eşlik eden hastalıkları ve kilo artışına neden olabilecek ilaçları sorgulanmalıdır. Başarılı ve sürdürülebilir bir tedavi programı ancak bu işlemlerden sonra ortaya konulabilir. Ayrıca, obezitenin davranışsal zemini nedeniyle, hastanın alışkanlıkları, yeme davranışları ve depresif duygu durumunun olup olmadığı mutlaka çok iyi sorgulanmalıdır.
Obezite tedavisi nasıl olur?
Tedavide amaç sadece kilo vermek değil, verilen kiloyu korumak, kilo artışına neden olan etkenlerden uzaklaşmak ve yaşam biçimini kalıcı olarak değiştirmek olmalıdır.
Bir obezite hastası değerlendirilirken alışkanlıkları, yaşadığı sosyal çevre, obezitenin öyküsü ve önceki zayıflama girişimleri gibi faktörler detaylı olarak sorgulanmalı; obeziteye neden olabilecek faktörler ve obeziteye eşlik edebilecek hastalıklar gözden geçirilmeli ve kilo artışına neden olabilecek ilaçlar sorgulanmalıdır. Yeme davranışı bozuklukları ve duygu durum ve uyku bozuklukları her obezite hastasında mutlaka değerlendirilmeli ve eğer bu yönde bir sorun olduğu düşünülürse uygun yaklaşımda bulunulmalıdır. Fizik muayenede mutlaka laboratuvar testleri ile varsa eşlik eden hastalıkları da değerlendirilmelidir. Bütün bu değerlendirmelerden sonra tedavisinde öncelikle sağlıklı bir yaşam biçimi sağlanması esastır. Bu aşamada hedef kiloya inmek ve verilen kilonun korunması için tıbbi beslenme, egzersiz tedavisi ve bilişsel davranışçı tedaviler beraber uygulanmalıdır. Evre 0-1 düzeyindeki hastalarda sağlıklı yaşam biçimi değişikliklerinin önceliklendirilmesi önerilirken Evre 2 ve üzeri aşamalarında davranışsal, farmakolojik ve gerekirse cerrahi tedavi yaklaşımlarının yaşam tarzı değişiklikleri ile beraber başlanması önerilmektedir. (Obezite Tanı ve Tedavi Kılavuzu/2024)
Obezite tedavi edilebilir mi?
Özellikle tıbbi tedavi uygulanan hastalarda bir başarıdan söz etmek için 3 aylık bir program sonrası %5’in üzerinde bir kilo kaybının elde edilmesi gereklidir. Eğer bu süre içinde %5’den az bir kilo kaybı sağlandıysa uygulanan yöntemin gözden geçirilmesi uygun olacaktır. Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde %10 azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır. (Birinci Basamakta Obezite Yönetimi/2019)
Obezite tedavisinde multidisipliner yaklaşım büyük önem taşır. Tedavi basamaklarında mutlaka uzmanlardan yardım alınmalı, bu konuda uzman olmayan kişi ve kanallardan alınan önerilerle yapılan uygulamalardan kaçınılmalıdır.
KAYNAKLAR
- Kurt A., Zoba C., Ateş E., Set T. (Nisan 2019) Birinci Basamakta Obezite Yönetimi, Klinik Tıp Aile Hekimliği Dergisi; 11(2):55-60
- Obezite Tanı ve Tedavi Kılavuzu, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, 2024, Ankara, ISBN: 978-625-95378-0-1
Diyetisyen İlkay KIVRAK