
Mükemmeliyetçilik; hepimizde az çok var olan, yüksek standartlar ve kusursuzluk arayışını içeren genellikle başarı ile özdeşleştirdiğimiz bir kişilik özelliğidir. Bu özelliği bazen kendimize bazen başkalarına bazen de durumlara yansıtarak büyük anlamlar yükleyebiliyor ve bu hedeflere ulaşma çabasında yoğun bir strese maruz kalabiliyoruz. Özellikle hedeflemiş olduğumuz büyük beklentilerin karşılanmaması sonucunda yoğun hayal kırıklığı yaşayarak kendimize karşı daha eleştirel yaklaşmakta ve özgüvenimizi zedeleyen yanılsamalar oluşturmaktayız. Bugün burada hem içsel hem de çevresel birçok faktörle şekillenen mükemmel beden imajından bahsetmek istiyorum. Öncelikle gelin hep beraber beden imajının ne olduğuna biraz daha yakından bakalım.
Beden imajı, bireyin fiziksel görünümünü, bedenini nasıl algıladığını ve bedenine yönelik tutumlarını kapsayan; algısal, duyuşsal, bilişsel ve davranışsal birçok unsurun bir arada bulunduğu psikolojik, biyolojik, sosyal ve kültürel boyutlara sahip çok yönlü bir yapıdır. Aynı zamanda benlik saygısının temelini oluşturan ana öğelerden biri olarak kabul edilir. Beden imajı, her bireyde farklı etkiler yaratabilir; bazı kişilerde olumlu sonuçlar doğururken, bazılarında ise olumsuz etkiler gözlemlenebilir. Bu farklılıklara yol açan pek çok faktör bulunmakla birlikte, özellikle yaş ve cinsiyet önemli etkenler arasındadır. Her yaşın gelişimsel özellikleri farklı olduğundan dolayı beden imajının önemi de değişkenlik gösterir. Özellikle benlik arayışının yoğun olduğu ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde bireyler, beden görünümlerine daha fazla önem vermektedirler. Çalışmalara göre yaş ilerledikçe beden imajı kaygısı azalmakta olmasına rağmen kadınlar için bu kaygının ileri yaşlarda da önemli bir konu olduğu görülmektedir (Alakaş, Elmas, 2024). Bu kaygının bir sonucu olarak, bireyde oluşan mükemmel beden imajı toplum tarafından belirlenmiş en ideal, en çekici fiziksel görünüm olarak kabul edilen standartların benimsenmesiyle şekillenmektedir. Bu idealler, dönemsel olarak değişiklik gösterse de kadınlarda ince bel, erkeklerde ise kaslı bir yapı gibi belli oranların olduğu kitle iletişim araçları ve moda endüstrisi tarafından yansıtılan tipik imajlarla kendini gösterir. Bireyin bu imajlara uyum sağlama çabası ise çeşitli psikolojik problemleri beraberinde getirir. Bilimsel alanda yapılmış olan çalışmalara baktığımızda, beden imajı memnuniyetsizliğinin hem erkek hem de kadın örneklemlerinde depresif semptomların görülme olasılığını anlamlı derecede arttırdığı görülmektedir (Altınok, Kara, 2017). Kişinin sürekli olarak mükemmel bir beden imajına ulaşmak için yoğun çaba sarf etmesi, kronik diyetler, uzun süre aç kalma gibi davranışlarla yeterince iyi olmama düşüncesi değersizlik hissini artırmakta ve kişide yoğun stres yaratmaktadır.
Özellikle gençlerde görülen mükemmel vücut algısı, yeme bozukluklarını da beraberinde getirmektedir. Yüksek mükemmeliyetçilik algısı, tıkınırcasına yeme bozukluğu, Anoreksiya Nervoza ve Bulimia Nervoza için önemli bir risk faktörü olabilir. Bunun yanı sıra mükemmeliyetçilik algısının etkisiyle son zamanlarda öne çıkan yeme bozukluklarından biri de Ortoreksiya Nervoza, yani aşırı sağlıklı beslenme takıntısıdır. Yeme bozukluklarının temel özelliklerinden biri olan mükemmeliyetçilik, kişinin artan duygusal yoğunlukla birlikte besinle aşırı meşgul olması ve telafi edici davranışlara yönelmesiyle karakterizedir. Bu telafi edici davranışlar arasında aşırı egzersiz yapma, kusma ya da laksatif maddeler kullanarak alınan besinleri dışarı atma çabaları yer almaktadır (Öz, 2024). Kişi, zihninde oluşturduğu mükemmel vücut idealine ulaşmak için kendisine ve bedenine zarar verebilecek bu tür davranışlara başvurabilmektedir.
Sonuç olarak, mükemmel vücut imajına yönelik beklentilerimiz ruh sağlığımız üzerinde ciddi etkiler yaratmaktadır. Bu algının farkına vararak kendimize daha sağlıklı ve gerçekçi hedefler belirleyebiliriz. İdealize edilen beden standartlarının ötesine geçip kendi bedenimize saygı duymayı öğrenmek öz saygımızı güçlendirecektir. Kendimiz için mükemmel bir beden imajı yaratmak yerine, sağlıklı bir beden algısı geliştirerek hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımızı korumalıyız.
Stj. Psk. Öğr. Narin Kıncal
Kaynaklar
Alakaş, B
., Elmas, S. (2024). Beden imgesinin yaşam niteliğine etkisi. Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi. 5(1): 205-211.
Altınok, A., Kara, A. (2017). Beden imajı ve psikolojik belirti düzeyi ve kişilerarası tarz arasındaki ilişkiler: alternatif modeller. Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences. 1(30):170-180.
Çakıcı, K., Mercan, Z., Nazlıgül, M.D. (2021). Beden imgesi ve ilişkili olarak psikolojik kavramlar üzerine sistematik bir derleme: etnik köken önemli midir?. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 13(4):707-725.
Faraji H., Fırat B. (2022). Yeme Bozuklukları ve duygular. Sosyal Bilimler Dergisi. 2(1):153-174.
Öz, M. (2024). Mükemmeliyetçilik ile yeme bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk ilişkisi: bir gözden geçirme. Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi. 8(1):92-102.